26 Eylül 2011 Pazartesi

SAKIZ ADASI... KOMŞUDAN BİR KÖŞE...


YUNANİSTAN







Sakız Adası, bir yunan adasıdır. Ama o kadar yakındır ki bize çoğu kişi bizim ülkemize ait olduğunu düşünür. Hatta ben bile bizim miydi değil miydi acaba diye düşünmedim desem yalan olur.

Sakız Adası, o kadar muhteşem bir havayla karşılar ki bizi ayak basar basmaz büyülü bir fener gibi ışıtır gözlerimizi. Eşsiz manzarası, balıkçı lokantaları, tavernaları, taş evleri, deniz, güneş... Bu şirin adada kendinizi o kadar rahat, mutlu, huzurlu ve güvende hissedeceksiniz ki inanamayacaksınız. Ada halkı, Türkiye’den geldiğinizi öğrendiği taktirde sıkı sıkı sarılacaktır size. Çaldığınız tüm kapıların size ardına kadar açıldığını görecek ve bunun şaşkınlığını yaşayacağınıza dair bahse bile girerim.

Sakız Adasının nereye düştüğünü anlatayım biraz da. Sakız Adası hemen hemen Çeşme’nin karşısına düşmektedir. Ki yarım saatlik bir feribot yolculuğu sonrasında bu eşsiz, sıcacık, sakız kokan adaya ulaşmak mümkün. Sakız adasının Çeşme’nin tam karşısına düşmesine rağmen adanın denizi müthiş bir temizlik ve berraklıktadır. Bunun sebebinin de akıntılar olduğunu öğrendim. Haliyle de suları cok sıcak değildir ama ekim ayının ortalarına kadar turizm mevsimi sürebilmektedir..

Sakız Adasına gitmek isterseniz bunu kesinlikle günübirlik yapmamanızı öneririm çünkü sabah adaya ayak bastığınızdaki mutluluk tablosunun yerini anlamlı bir burukluk alacaktır. Anlamlı evet çünkü görülesi o kadar çok şeyi kaçırmış olduğunuzu bileceksiniz. En az 3-4 gün ayırmalısınız bu gezi için. Mutlaka aksam olunca tavernaya gitmelisiniz , mutlaka sabah kahvaltısı için deniz kenarındaki bir kafeye uğramalı ve mutlaka her çeşit balık yemeklerinin enfes tadına varmalısınız. Tüm bunları yaparken telefonunuz yanınızda yokkk, can sıkıcı bir problem her an olabilir düşüncesi yokkk, sadece sevdiğiniz insanlar( mümkünse dır dır etmemelerini de gezi öncesi söylerseniz. Hatta bunun bir oyun olduğunu ve konuşanın oyunu kaybedeceğini söylerseniz daha iyi olur. Ve ‘’ tıp’ denilen oyununun ne güzel bir oyun olduğunu düşünmeye başlayacağınız bir 3 günlük müthiş bir tatil. ) İçinizden geldiği gibi tabak kırın, sakız kokularıyla yaz çiçeklerini koklayın, gözlerinizi kapatın kendinizi dinleyin. Bir adaya düştüğünüzde yanınıza alacağınız 3 şeyden bir tanesini tatilin başında ne de olsa susturduk ama unutmayın 3 gün sonra her şey eski haline gelecek şaka şaka bunları hiç düşünmeyin bile tadını çıkarın.

Peki bu mu yani? Yok yok değil tabi anlatılmıyor gerçekten bu konuda biraz da başarısızım galiba. Şimdi birazcık da nerelere gidilir, ne yenir ne ne içilir konusundan bahsedelim.
Sakız Adasında görülmesi gereken yerlerin başında ‘mastikahoria’ adı verilen sakız ağaçlarıyla kaplı köyler gelmektedir. Bu ağaçlar adanın geçim kaynağı olduğu için çok özen gösterilmektedir. Hal bu olunca da her yerde bu ağaçlara rastlamak mümkündür. Bütün turistler bu yerleri görmeye gelirler. Sakız adanın en başta gelen geçim kaynağıdır ve yüksek bir gelir sağlamaktaymış. Bu sebeple de ada halkı yüksek bir gelire sahiptir ve dünyanın en güvenli, en az sorununun olduğu yerlerdendir Sakız Adası.
Mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında Pirgi, Mesta, Olimpoi köyleri gelmektedir. Dantelsi bir mimariyle bezenmiş yüzlerce evin birarada olduğu köylerdir bunlar. Sakız Adasınının kültürünü öğrenmek için adadaki müzeleri gezmekte fayda var. Adada cok sayıda eşsiz güzellikte plaj bulunmaktadır.İşte bunları görmek lazım gelir. Fotoğraf makinenizin deklanşörüne hiç ara vermeden basmak isteyenler için kaçırılmaması gereken bir yerdir Sakız Adası.






Ne yerim , ne içerim ben el memleketlerinde diye soranlar için de şunları söyleyelim. Hiç zorlanmadan karnınızı tıka basa enfes yemeklerle doldurabilirsiniz Sakız Adasında. Ne kadar , dilimiz , dinimiz farklı da olsa aynı coğrafyayı paylaşmaktan kaynaklanan ortak kültürel öğeler yadırganmayacak kadar fazladır. Hele ki yunanca ,İngilizce vb. yabancı dil bilmeyen Türkler bile tarzanca da olsa anlaşabilir ada halkıyla. Yemek kültürümüz zaten çok yakındır. Hiçbir şey bilemeseniz musakka deseniz karnınızı doyurabilirsiniz. Evet evet şaka değil hemen hemen bir çok öğemiz ortaktır. Dert etmeye gerek yok yani. Tabi her öğün musakka yemeye gerek yok. Enfes çeşit çeşit balık yemekleriyle onure etmemiz lazım midenizi. Akşam olunca tavernada kırmalıyız bir dolu tabağı. İyi gelecektir emin olun kendinize.

Ama artık dönüş vakti işte…
Ama biliyorum, en kısa vakitte tekrar geleceğinizi biliyor Sakız Adası…

Başka bir gezide yine beraber olacağız.
Hoşçakalın.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top